Oyun, çocuğun deneyimleyerek kendi kendine öğrenmesini sağlayan, eğlenmek amacıyla ve içsel olarak güdülenen, bazen kuralları belirlenmiş ve bilinen, bazen de kendiliğinden gelişen ve mutluluk, coşku, heyecan, merak duygularını da içinde barındıran davranışlardan oluşan bir etkinliktir.
Oyun, çocukların gelişiminde önemle yer alan bir etkinliktir. Çocuk, kendi kendine veya arkadaşları ile her alanda oyun oynamanın ve sosyalleşmenin bir yolunu bulur. Oynadığı oyunlarla sorumluluk alır, toplumsal kuralları öğrenir. Düşünce, duygu ve ilişkiler açısından oyun yoluyla kontrol kazanır.
Yetişkinler açısından oyun, çocuğun eğlenmesine ve oyalanmasına yarayan amaçsız bir uğraştır. Oyun, çocuklarla iletişim kurmanın ve onların dünyasını paylaşmanın en doğal yoludur ve en sağlıklı sonuç veren yöntemidir. Çocuk için oyun, içinde yaşadığı ve mutlu olduğu bir dünyadır.
Oyun Nedir?
֍ Oyun, yaşama sevincinin dışa vurulmasıdır.
֍ Oyun, yaşamla birlikte var olan; gücünü ve etkisini yaşamdan alan bir olgudur.
֍ Çocukların en ciddi uğraşıdır.
֍ En doğal öğrenme ortamıdır. Çünkü oyun, çocuğun duyduklarını, gördüklerini sınayıp; denediği, öğrendiklerini pekiştirdiği bir deney alanıdır.
֍ Çocuğun özgürlüğüdür. Oynayan çocuk kendi iç dünyasındadır, o dünyaya kendisi egemendir, kuralları kendisi koyar ve kendisi bozar.
֍ Çocuğun yaratma ortamıdır.
Kısacası oyun; sonu düşünülmeyen, gönüllülük esasına dayanan, dışsal baskılar ve zorlamalardan uzak olan bir etkinliktir.
Oyun Türleri
İçeriklerine, yaşlarına ve toplumsal, sosyo-ekonomik durumlara göre çocuk oyunları farklı özellikler gösterir. Araştırmacılar, bu özelliklere göre oyunu sınıflandırmışlardır. Oyunun sınıflandırılması, araştırmalar için büyük kolaylık sağlamaktadır.
Bilişsel Gelişim Kuramına Göre Oyun Grupları;
֍ Alıştırma oyunları
֍ Sembolik oyunlar
֍ Kurallı oyunlar
Alıştırmalı Oyun: Çocuk, saf tekrardan, önce rastlantısal ve sonra da amaçlı eylem ve manipülasyon kombinasyonlarına geçer. Bu gerçekleşir gerçekleşmez çocuk, hedefler belirler ve alıştırma oyunları yapılara dönüştürülür.
Sembolik Oyun: Çocuğun ortaya koyduğu yapılar ya da eylem dizileri sembolik hale geldiği için saf alıştırma oyunları da sembolik hale gelebilir ya da en azından “sembolizmle bir aradadır”.
Kurallı Oyun: Oyun etkinlikleri kolektif duruma gelebilir ve kuralar kazanabilir. Dolayısıyla ”kurallı oyunlar” a dönüşebilir. Bu üçüncü dönüşüm, gerçekleşecek son dönüşümdür.
Smilasky (1968) , çocuklarla yaptığı çalışmalarda, Piaget’in oyun evrelerini daha da genişletmiştir. Ardışık olarak birbirinden farklı dört oyun evresi belirlemiştir. Her evre farklı yapı ve davranışları içermekte, daha karmaşık özellikler ve bileşimler içermektedir.
İşlevsel Oyun: Bu oyun evresi gelecek oyun evrelerinin temelidir. Bu evrede psikomotor ve dil becerilerinin alıştırmalarını yapıp,çevreye tanıyarak objeleri amacına uygun kullanmaya çalışır.
Yapı-inşa Oyun: Bu evrede çocuklar nesneleri nasıl kullanacağına dair araştırmaları yaparlar. Bunun yanı sıra nesneleri kullanarak bir şeyler inşa etme, yaratma isteği gösterirler.
Her yaş grubunun oynayabileceği birçok oyun türü vardır. Oyunlar kendi içlerinde çeşitlilik gösterir.
OYUN ÇEŞİTLERİ
Özyapılarına göre oyun çeşitleri
1- İşlev Oyunları: Çocuğun bir yaşının sonuna dek geçirdiği süre “süt çağı dönemi” olarak nitelenir. Çocuğun bu dönemlerde, doğal olarak yaptığı devinimlere ve oyunlara İşlev oyunları denir.
0-1 yaşlarında, süt çağı döneminde, bilinçsiz ve içgüdüsel olarak yapılan devinimlere süt çağı işlev oyunları denilmektedir. Örneğin, çocuk sevindiği ya da heyecanlandığı zaman birtakım sesler çıkarır, ellerini, kollarını, bacaklarını sürekli sallar, duygularını bu tür devinimlerle yansıtır. Büyüklerin çocuğu güldürmek için yaptığı devinimlere tepki olarak güler; eline ses çıkaran bir nesne verildiğinde, onu sallayarak ses çıkartır; büyüklere öykünerek elini kendi başına vurarak “baş baş” yapar.
Çocuk, ilgisini çeken şeyleri eline alıp ağzına götürerek tanımaya çalışır. Eline aldığı her şeyi atarak, iterek, çekerek de fizik kurallarını keşfetmeye başlar. Attığı oyuncağının düştüğünde ne olduğunu, nasıl ses çıkardığını, çevresindekilerin nasıl tepki gösterdiğini ilgi ile izler ve bu davranışlarını birçok obje ile yineler.
Çocuğun 1-3 yaş dönemi özerklik dönemidir. Bu dönemde saldırganlık, kirletme, kırma gibi içgüdülerinin doyumu için yaptığı devinimlere ve oynadığı oyunlara “özerklik dönemi işlev oyunları” denir. Bu tür devinim ve oyunlar daha çok “oyun” niteliği taşımaktadır.
Bu çağ çocukları için saldırganlığı dışa atmaya yarayacak gürültü çıkaran oyuncaklarla oynamak; kirletme güdüsünü karşılamak için su, çamur ve kille oynamak gibi oyunlar bu dönemin işlev oyunlarına örnek sayılabilir.
2- Ben Oyunları: Çocukların çeşitli yönleriyle kendilerini tanımalarına ve yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olan oyunlardır. Çocuk 2-3 yaşlarında genellikle “ben merkezci” dir. Bu yaşlarda çocuk, çevresiyle ilgilendiğinden daha çok kendisiyle ilgilenir. Elleri, bedeni, gözleri ile kendisini ve çevresini tanımaya çalışır. Kendi başına oynamaktan hoşlanır, genellikle tek başınadır. Başka çocuklarla olsa bile kendi oyununu oynar; iletişim kurmaz. Bunun nedeni de kas, denge, dil ve bilişsel gelişim yönünden henüz yeterli olgunlukta olmayışıdır. Örneğin çocuğun organlarını tanıması, görme-duyma-işitme gibi yeteneklerinin geliştirilmesi, dikkat ve algılama yetilerinin arttırılması, ben oyunlarıyla daha kolay sağlanabilir.
3- Düş gücü Oyunları (Hayali ve Temsili Oyunlar): Çocuğun bir nesneyi başka bir nesne gibi, bir olguyu başka bir olgu gibi düşünerek kurduğu oyunlardır. Okul Öncesi dönemde çocukların en çok severek oynadığı oyunlardır. Aynı zamanda bu dönemde, büyük kaslar oldukça gelişmiştir. Takla atmayı, yüksek yerlere çıkıp inmeyi, tırmanma merdivenine tutunarak sallanmayı, bisiklete binmeyi, denge tahtasında yürümeyi, top tekmelemeyi kolaylıkla yaparlar.
Yeni oyunlar yaratır ve uygularlar. Örneğin, bir sopayı “at” olarak, bir kutuyu “tencere” olarak, bir havluyu “battaniye” olarak, bir gazoz kapağını “bardak” olarak kullanabilir. Kimi oyunlarda baba rolü oynar, anne olur, bebek olup bakılmak ister. Doktor olur hastalarına bakar; öğretmen olur, öğrencilerine ders anlatır. Düş gücü oyunları hemen her konuyu kapsar. Bu nedenle de evde, sokakta, anaokulunda… her yerde oynanabilir.
Ev oyunları, anne, baba, abla, kardeş, dede olma, çocuk bakma, yemek yeme, misafircilik gibi oyunlardır. Meslek oyunları, bakkal, manav, kasap, kitapçı, kırtasiyeci, doktor olma olarak oynanmaktadır. Tüm bu oyunlar yaratıcılık gerektiren ve düş gücünün kullanılıp; geliştirilmesine yardımcı olan oyunlardır.
4- Küme Oyunları: Çocukların birlikte oynadıkları oyunlara denir. Küme oyunları genellikle çekişmeli yarışlar ya da bir olayın dramatizasyonu biçiminde görülür. Küme oyunları için yer, araç-gereç, süre bakımından olanaklar tanınmalıdır. Fakat bıkmamaları için oyunlarının kısa olmasına ve seyrek olarak oynanmasına özen gösterilmelidir.
Küçük kas gelişiminin hızlı olduğu bu dönemde oyun ve etkinlikler açısından çok beceriklidir. El becerileri güçlüdür. Anlaşılabilir resimler yapar ve yapıtlarına hayranlık duyar. Etkinlikleri çok yönlüdür (Müzik, dans, şarkı, oyun, resim, kitap…). Aynı zamanda büyük kas gelişiminin devamı nedeniyle koşma, atlama, tırmanma, çekme devinimlerine tüm bedeni ile katılır. Birlikte oyunlar çoğalmaya başlar. Çocuklar oyun süresi bittiğinde oyunlarından kopmazlar, oyunlar genellikle uzun sürer. Kimi kez aynı oyunu ertesi günlerde de oynayabilirler. Kıyaslamalı, yarışmalı oyunlara ilgi başlar. Bu yaşlardan itibaren arkadaşları ile oynadıkları grup oyunları, sosyal rolleri öğrenmelerini hatta cinsel kimliklerini kazanmalarını sağlar. Örneğin; oyunda baba rolünü üstlenen çocuk, babasını taklit ederek hem ileriki hayatı için alıştırma yapmakta hem de cinsel kimliğini benimsemektedir. Bu dönemlerde çocukların oyunlarını gözleyerek, onların yaşamı nasıl algıladıklarını ve aile ilişkilerinden nasıl etkilendikleri de gözlenmektedir (Oyun esnasında bebeğine veya çocuğu rolündeki arkadaşına sürekli bağırıp çağıran bir çocuk, büyük olasılıkla kendi anne-babasından da buna benzer davranışlar görmektedir.). Oyun içinde karşı cinse ait rolleri benimseyen çocuk için (oyunlarında sık sık anne olan erkek çocuk için) “Acaba cinsel kimlik açısından kendini babası yerine annesi ile mi özdeşleştiriyor?” sorusu akla gelebilir .
Bedensel etkinliklerin en yoğun olduğu yaş aralığı 5-6’dır. Bu yaş çocukları çok devinimlidirler. Özellikle bahçe etkinliklerinde kaslarını kullanacakları oyunları seçer. İp atlama, merdivenden koşarak çıkma, araba itme, sallanmalar, hoplamalar, atlamalar, saklambaç oyunları bu dönemde önem kazanır. Düş gücü oyunları azalmış, oyunlar daha düzenli, bilinçli ve dengeli duruma gelmiştir. Devinimli küme oyunları ile masa oyunlarına (boya, biçim kavramları, bulmacalar) düşkündürler. Boyama, resim yapma, kolay resimleri kopya etme, harflerle ilgili oyunlar, bilmece ve bulmacalar, fıkra ve tekerlemeler, vb…
Kız çocukları: Evcilik, komşuculuk, okulculuk, doktorculuk gibi oyunları oynarlar. Kitap bakmayı, bebeklere sahip olmayı (kağıttan, kumaştan, plastikten) ve bunları kendilerine özgü giyeceklerle giydirmeyi, anne olup; bebeklere bakmayı çok severler. Yarışmalı oyunları, yardım etmeyi, dikiş, nakış işleri yapmaya özenirler.
Erkek çocukları: Genellikle uçak, uzay aracı, tren, gemi oyuncaklarını ve resimlerini severler. Savaş sahnelerini oyunlarında canlandırırlar. Yenilmekten hoşlanmazlar. Kovboyculuk, manavcılık, bakkalcılık, hırsız-polis, koşmaca oyunları, top oyunları oynarlar.
֍ Açık Hava Oyunları:
Koşmaca oyunları, öykünme oyunları (İnsana, hayvana, bitkiye, doğa olaylarına, taşıtlara öykünerek oynanan oyunlardır.)
Öykünme yürüyüşleri ve koşuları (İnsan, hayvan, taşıt devinimlerine öykünerek yapılan yürüyüş ve koşulardır. )
Dev-cüce, aslan yürüyüşleri (araba, lokomotif, atçılık koşuları örnek olarak verilebilir.) Halkada oyunlar (çocukların oturarak ya da bir halka oluşturup oynadıkları oyunlara denilmektedir).
֍ Salon-Sınıf Oyunları:
Serbest oyun ve etkinlikler saatinde oynanan salon-sınıf oyunları (Bu oyunlar, çocukların kendi koyacakları kurallara göre şekillenir. Eğitsel oyuncaklar, bloklar serbest saatte oynanan salon-sınıf oyunlarındandır)
Oyun saatinde oynanan salon-sınıf oyunları (Bu oyunlar kurallı oyunlardır. Açık havada oynandığı gibi kapalı yerlerde de oynanabilir. Oyun saatinde oynanan bütün kurallı oyunlar, ısındırıcı-devinimli-dinlendirici olmak üzere üç aşamada uygulanır).
֍ Araçsız Yapılan Oyunlar:
Herhangi bir aracı gerektirmeden oynanan, her çeşit öykünme oyunu, şarkılı oyunlar, beden devinimleri ve halka oyunları bu kapsamda incelenmektedir.
֍ Araçta Yapılan Oyunlar:
Belirli bir aracın üzerinde yapılan, denge oyunları, minder üzerinde yapılan devinimler, iskemle kapma, takla yarışı gibi oyunlardır.
֍ Araçla Yapılan Oyunlar:
Çeşitli araçların kullanılmasıyla oynanan top oyunları gibi.
Dünyanın neresinde olursa olsun, çocuğun yaşı ve cinsiyeti ne olursa olsun bütün çocuk oyunları genellikle belli bir sıra izlemektedir.
– Oyun, belirli bir evrim ve sıralama izler. Örneğin çocuk, taşlar, çubuklar, odun parçaları, bloklar, konserve kutuları, kibrit kutuları gibi nesnelerle oynarken önce onları yan yana dizer, bir süre sonra onları üst üste koymayı dener, sonra hayali (düşsel) yapıtlar yapar, teknik bir düzen kurar. Kendine göre düşlediği ve gerçeğe uydurduğu yapıtları kurduktan sonra ek gereçler de kullanarak onlardan ev, kümes, ahır, bahçe, garaj gibi yapıtlar kurar. Kum oyunlarında ve resim çizmede de aynı gelişme gözlenmektedir.
– Oyun ve etkinliklerinin sayısı, çeşitliliği çocuğun yaşı büyüdükçe azalır. Çünkü çocuk birçok deneyimler sonunda ilgi duyduğu ve daha iyi becerdiği oyunlarda daha çok zaman harcar. Çocuğun yaşı büyüdükçe dikkat süresi de artar, daha uzun süreler kendini belirli bir alana verebilir, daha az sıkılır. Oyuna ayrılan zaman azalır çünkü sorumlulukları artar.
– Yaş büyüdükçe, akılcı biçimde oyuncağa bağlı olmaksızın, istediği zaman ve biçimde, istediği nesne ile oyun oluşturabilir. Aynı zamanda yaş büyüdükçe, çocuk oyunları resmileşir ve daha kuralcı olur. Tasarımlı olarak gelişir. Beden durgunlaşır ve daha sakinleşir. Zihin becerileriyle ve bedeni ile uyum içinde çalıştığı oyunlara yönelimi artar.
Parmak Oyunu: Parmak oyunları, çocukların el göz koordinasyonuna destek olur. Aktif çocukların sakinleşmesine yardımcı olur. Çocuklara yapılacak uyarıları etkili ve sempatik bir iletme yoludur. Belirlenen kavramların edinilmesine yardımcı olur. Bellek becerilerinin gelişmesine destek olur. Sosyal duygusal ve bilişsel gelişime yardımcı olur. Dil gelişimine olan etkisi oldukça fazladır. Çocuklarımızın hayal dünyasını geliştirir.
Tekerleme: Söz, kelime ve ses benzerliğinden faydalanılarak söylenen, kısa, hoş cümlecikler. Bazı yörelerde halk âşıklarının karşılıklı atışmaları, verilen bazı hazır cevaplar da tekerleme şeklindedir. Söz cambazlığı ve hayal mahsulü oldukları için yarı anlamlı veya anlamsız olabilirler. Genellikle masalların başlarında, çocuk oyunlarının aralarında birbirine benzer kelimelerden yapılırlar. ”Bir varmış, iki yokmuş… evvel zaman içinde kalbur saman içinde… vs.” gibi
Tekerlemelerin bilinen çeşitleri şöyle sıralanabilir:
֍ Oyun tekerlemeleri: Genellikle çocuklar arasında oynanır. Oyun kurulurken veya oyunu idare edecek kişi seçilirken tekerlemeler söylenir. Tekerlemenin son kelimesine isabet eden şahıs ebe veya oyun idarecisi olur. Buna ayıklama ve gösterme metodu da denmektedir. “Karga karga gak dedi, çık şu dala bak dedi… Hacı anne kına ezer, ben bilirim kimi sever… Sepet çardakta, gümüş yüzük parmakta…” gibi tekerlemeler oyun tekerlemelerinin bazılarıdır.
֍ Masal tekerlemeleri: Masalcı, anlatacağı olaya başlamadan önce akla mantığa sığmaz, karmakarışık, birbirine çapraz, şaşırtıcı, ilgi çekici giriş cümleleriyle hadiseyi kendi başından geçmiş gibi anlatmaya çalışır. Bunlar vezin ve kafiye kaidelerine uyarak, şiir ve nesir karışımı olarak söylenir: “Kasap olsam sallayamam satırı, nalbant olsam nallayamam katırı, ne yapalım dost arkadaş hatırı…” misallerinde olduğu gibi.
֍ Söylemesi insanlara zor gelen tekerlemeler: Cümlelerin yapısına bir de hızlı söyleme kuralı eklenince zorlaşan bir oyundur
“Kapı gıcırdatıcılardan mısın? Yoksa kıvılcım sıçratıcılardan mısın? Keşkekçi keşkeği kepçelemiş mi, kepçelememiş mi?” gibi tekerlemeler çok yaygındır.